youtube msn izlesene master hack
   
  msn youtube izlesene google hack xeon warez sohbet hacker master kral
  Türkiye hrant'a inandı
 

-Hrant kendini çok iyi anlatmış!..

O bir Türkiye sevdalısıydı. Bu vatanın öz evladıydı. Vatanını seviyordu.

Yayın çizgisi birbirlerinden çok farklı gazetelerin olaya bakışı aynıydı.

Doğup büyüdü ülkesini seviyordu. Mücadelesi sadece onurlu bir ülke olmak adınaydı. Hiç bir şeyi karalamak istememişti. Yalnızca "temiz bir ülke" için savaşım veriyordu.

Yaptıkları, yazdıkları hep bu uğurdaydı.

Hunharca katledildiğinde herkes aynı şeyi düşündü:

-Hrant Türkiye'dir!

Hrant, düşüncelerini "ironik" bir dille anlatmayı seviyordu. Güçlü kalemi ve ince mizah anlayışı ona bu yeteneği fazlasıyla kazandırmıştı.

Ermenistan sınırında sohbet ederken Can Dündar'a anlattığı hikayeyi panellerde, konferanslarda, sempozyumlarda da dinleyicilerle paylaşırdı.

Fransa'da yaşayan yaşlı bir Ermeni kadın tapu sorunu nedeniyle geldiği Kayseri'de vefat edince, kızını haber veriyorlar:

-Annen öldü!

Kızı "annemi orada toprağa verin" diyor:

-Su çatlağını buldu!

Hrant yürek sızlatan bu anekdotu paylaştıktan sonra, yaygın milliyetçi söylemle dalgasını geçerek yorumunu yapıyordu:

-Bize diyorlar ki, bu topraklarda gözünüz var. Evet bu topraklarda gözümüz var anasını satayım: Ama alıp bir yere götürmek için değil. Ölmek için. Bu topraklara gömülmek için..!

Hrant uğruna canını verdiği topraklara gömülüyor bugün... Ne olurdu, bağrımıza basmak için, öldürülmesini beklemeseydik?

Her karşılaştığımızda uzun bir "Canııııım" diyerek, bizleri coşkuyla kucakladığı gibi biz de onu kucaklayabilseydik?

Hrant ile Mayıs ayında Antalya'da "Alman-Türk Gazetecilik Sempozyumu"nda birlikteydik. Yine akıl dolu "sivri" bir konuşma yapmıştı:

-Türkiye'de ders kitaplarında azınlıklara yer verilmez. Öğrenciler, bu ülkede azınlıklar bulunduğunu öğrenemez. Sadece Milli Güvenlik Bilgisi dersinde Ermeniler'den söz edilir.

Konuşmasını bitirirken azınlıklara karşı olan içtenliğimizi(!) şu kısa cümleyle özetlemişti:

-Azınlıklar bu ülkede güvenlik sorunu olarak görülürler!

Bu yüzden azınlıklar kendilerini hep "güvercin ürkekliğinde" hissettiler.

Hrant'ın konuşması bitip de sorulara geçildiğinde sormuştum:

-Kendi cemaatin senin çıkışlarını nasıl değerlendiriyor, o cenahtan tepki alıyormusun?

-Ben bir cemaat adına konuşmuyorum, Türkiye vatandaşı sıfatımla, bu ülkenin bir aydını olarak görüşlerimi dile getiriyorum. Kendimi Türkiyeli Türklerden farklı görmüyorum.

Ama o hep "farklı" görüldü. Hakkında "Türklüğe hakaretten" dava açılan ve mahkumiyet verilen ünlü yazısındaki "Zehirli Türk kanı" tanımını da Türk düşmanlığını kendilerine bayrak yapan militan Ermeni diasporasını eleştirmek için kullanmıştı. Bu yüzden de o çevrelerden ağır eleştiler almıştı.

Yazıyı diaspora "doğru" anlamıştı, bağımısız Türk yargısı ise "yanlış" okumakta ısrar etti.

Hükümet, medya, üniversitelerde de "yanlış okuma" ısrarı sürdü.

Sonunda Hrant bir barış güvercini olup sonsuzluğa uçtu.

O zaman gördük ki, Hrant kendini iyi anlatmış:

-Türkiye Hrant'ın samimiyetini inanmış!


 

 
  Bugün 10 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol